Psikoz, hastanın gerçeklikle ilişiğinin tamamen kesilmesine kadar gidebilen ciddi bir psikolojik hastalıktır. Doğumun anne üzerinde fiziksel ve zihinsel olarak bıraktığı etkiler nadiren psikoza sebep olabilir. Bu hastalık son derece nadirdir. Binde bir oranında görülse de bebek ve anne ölümleri gibi ciddi sonuçları olabilmektedir. Bir kadın doğumdan sonra çocuğuna karşı ihmal, sinirlilik veya anneden beklenen davranışların aksine olağandışı davranışlar sergiliyorsa, doğum sonrası psikoz olasılığı kesinlikle düşünülmelidir. Her hastalıkta olduğu gibi doğum sonrası psikozun da erken teşhisi, hastalığın yıkıcı sonuçlarının engellenmesini sağlayabilir.
Doğum sonrası psikozu olan annelerin kendilerine zarar verme, intihar girişiminde bulunma veya çocuklarına zarar verme riski çok daha yüksektir. Bu nedenle doğum sonrası psikoz acilen ilgilenilmesi gereken bir ruh hastalığıdır. Doğum sonrası psikoz belirtilerine sahipseniz veya bu belirtileri gösteren birinin yakınındaysanız, derhal yardım almanız önemlidir. Annenin kendisi veya başkaları için tehlike oluşturduğunu düşünüyorsanız, derhal bir uzmanla görüşmelisiniz.
Hamilelik boyunca annelerin vücudunda birçok değişiklik meydana gelir. Bu değişiklikler doğumdan sonra psikiyatrik bozuklukları tetikleme potansiyeline sahiptir. Bunlar arasında en önemlilerden biri doğum sonrası psikozdur.
Doğum sonrası psikoz bin doğumdan 1'inde görülür, ancak hamilelik sırasında psikoz yaşayanlarda risk 3 kişiden 1'e yükselir. Uykusuzluk, gerginlik, baş ağrıları, duygusal aşırı tepkisellik, sinirlilik, öfke, huzursuzluk, gün içinde sık sık duygudurum dalgalanmaları gibi çeşitli belirtilerle kendini gösterir. Anne yaşanan olumsuzluktan kendisinin sorumlu olduğuna, çocuğun aslında kendisine ait olmadığına, kendisinin doğurmadığına inanabilir. Ayrıca bebeğin sağlığıyla ilgili endişeler, yeterli bakımı sağlayamayacağını düşünme ve bebeğe acı verebileceği korkusu nedeniyle kendine zarar verme düşünceleri de olabilir.
Anne, bebeğine zarar vermesini ya da feda etmesini söyleyen sesler duyabilir hem kendisinin hem de bebeğinin tehlikede olduğunu hissedebilir. Çevresinde olup biten olaylara önem verebilir ve arkasından konuşulacağından şüphelenebilir. Ayrıca aşırı neşelilik, huzursuzluk, uyku ihtiyacının azalması, bozuk benlik algısı, işitsel halüsinasyonlar gibi belirtiler de görülebilir. Bazı durumlarda psikoz, unutkanlık, olayların kişisel olarak yorumlanması ve verilen duruma uygun olmayan yüz ifadeleri veya hareketler gibi daha küçük belirtilerle kendini gösterebilir. Doğum sonrası psikoz genellikle doğumu takip eden ilk iki hafta içinde ortaya çıkar ve erken müdahale etkili yönetime yol açabilir. Ancak tedavi gecikirse dirençli bir duruma, hatta şizofreniye dönüşebilir.
Lohusalık döneminde psikoza yatkınlığı olan annelerde, gebelik ve doğumun beraberinde getirdiği psikososyal stres faktörleri, üreme yollarıyla alakalı sorunlar, gece saatlerinde doğum yapma ya da doğum sürecinin uzamasından kaynaklanan uykusuzluk psikotik atağa yol açabilmektedir.
Doğum sonrası psikozun sebepleri arasında, %25 ila %57 olasılıkla daha önceki gebeliklerinde geçirilen psikoz atağıdır. Ayrıca annenin medeni halinin bekar olması, ileri yaş, gebelik depresyonu öyküsü, daha önce psikiyatrik tedavi alması ve ailesinde psikoz hikayesi postpartum psikoz olasılığını artırmaktadır.
Literatür doğum sonrası psikozun olası nedenlerini incelerken öncelikle östrojen ve tiroid hormonları başta olmak üzere hormonal değişikliklere odaklanmaktadır. Tiroid ve östrojen hormonlarında yaşanan ani değişikliler doğum sonrası psikoz olasılığını yükseltebilir.
Gebelik yaşı ne kadar küçükse, doğum sonrası depresyon yaşama olasılığı da o kadar yüksektir.
Gebelik ve doğum sonrası dönemlerde annenin dış dünyayla olan etkileşimleri ve bu ilişkilerin kalitesi onun iç duygusal durumunu doğrudan etkiler. Annenin refahı, aşırı yorgunluktan kaçınarak, yeterli uyku alarak, uyku programını bebeğinkiyle uyumlu hale getirerek ve bebeğin bakım sorumluluğunu eşiyle dengeli bir şekilde paylaşarak iyileştirilebilir. Anneye kendini düşünmesi ve kendi ihtiyaçlarını karşılaması için gerekli alan ve zamanın sağlanması çok önemlidir. Bebek, annenin duygu ve düşüncelerinden doğrudan etkilendiğinden bu dönemde annenin uygun desteği alması bebeğin gelişimi açısından oldukça önemlidir.
Her psikolojik rahatsızlığın sebebinde olabileceği gibi doğum sonrası psikozun çeşitli sebepleri vardır. Gebelik ve doğum süreçleri başlı başına karmaşık dönemlerdir. Annenin bu dönemler içerisindeki psikolojik durumu da oldukça karmaşıktır. Bu sebeple doğum sonrası psikozun sebepleriyle ilgili araştırmalar günümüzde sürdürülmektedir. Benzer durumları yaşayan her annenin doğum sonrası psikoz durumuyla karşılaşmayabileceğini de unutmamak gerekir.
Doğum sonrası psikozlu kişilerin yaklaşık üçte birinde önceden teşhis edilmiş bir ruh sağlığı sorunu vardır. En yaygın olanları bipolar bozukluktur. Riski artırabilecek diğer zihinsel sağlık durumları arasında majör depresif bozukluk ve şizofreni spektrum koşulları yer alır.
Doğum sonrası psikoz, ilk çocuklarını yeni doğurmuş kişilerde daha yaygındır. Bununla birlikte, doğum sonrası psikoz geçmişi olan kişilerde, gelecekteki doğumlardan sonra tekrar meydana gelme olasılığı %30 ila %50'dir.
Doğum sonrası psikoz yaşayan anneler genellikle doğum sonrası psikoz veya ilgili zihinsel sağlık sorunları geçmişi olan aile üyelerine sahiptir. Bu nedenle, araştırmacılar bu durumun genetik bir bağlantısı olabileceğinden şüphelenmektedir.
Yapılan araştırmalar yeterince uyumamanın bipolar bozukluğu olan kişilerde maniyi tetikleyebileceğini kanıtlamıştır. Ayrıca, uykusuzluğun yeni annenin doğum sonrası psikoz geliştirmesinin bir sebebi olabileceğinden şüphelenmektedir.
Hamilelik sırasında vücudun kimyası büyük değişikliklere uğrar. Hormonal dalgalanma ve değişiklikler özellikle doğum zamanı civarında artış gösterir. Bazı hormonların seviyeleri yükselirken, diğerleri düşer. Uzmanlar, özellikle östrojen ve prolaktin olmak üzere bazı hormonların doğum sonrası psikozda rol oynayabileceğinden şüphelenmektedir.
Psikoz, birçoğu doğum sırasında veya hemen sonrasında mümkün olan tıbbi nedenlerle de ortaya çıkabilir. Tıbbi nedenlere örnek olarak otoimmün ve enflamatuar hastalıklar, elektrolit dengesizlikleri, vitamin eksiklikleri, tiroid bozuklukları, inme verilebilir. Eklampsi ve preeklampsinin de doğum sonrası psikozu tetikleyen durumlar arasında olduğu gözlemlenmiştir.
Psikozun iki ana belirtisi kişinin gerçeklik duygusunu ve etrafındaki dünyayı nasıl anladığını etkiler. Bunlar:
Halüsinasyonlar: Halüsinasyon, beyninizin beş duyu organından girdi alıyormuş gibi davranmasıdır. Görülen ve duyulan şeyler gerçekmiş gibi gelir ve halüsinasyon ile gerçekten olan bir şey arasındaki farkı ayırt etmek mümkün değildir.
Doğum sonrası psikozda sıkça karşılaşılan halüsinasyonlar arasında annenin kendisine ve bebeğine zarar vermesini söyleyen sesler duyması vardır.
Sanrılar: Sanrılar, çok güçlü bir şekilde tutunulan yanlış inançlardır. Bu inançlara o kadar güçlü bir şekilde tutunulur ki, inanılan şeyin doğru olmadığına dair ikna edici kanıtlara sahip olunsa bile onları değiştirmek mümkün olmaz.
Örnekler arasında zulüm sanrıları (birinin sizi yakalamaya çalıştığına inanmak), kontrol sanrıları (başka birinin vücudunuzu kontrol ettiğini hissetmek) veya somatik sanrılar (çocuğunuz olmadığında veya hamile olmadığınızda ısrar etmek) yer alır.
Doğum sonrası psikozda yaygın olan diğer belirtiler şunlardır:
- Mani (aktivite ve olumlu ruh halinde aşırı yükselme) ve hipomani (beklenmedik tepkilerin oluşumu) veya depresyon (ruh halinde azalma) gibi ruh hali değişiklikleri.
- Duyarsızlaşma (bazı insanlar bunu beden dışı bir deneyim olarak tanımlar).
- Dağınık düşünce veya davranışlar.
- Uykusuzluk.
- Sinirlilik veya ajitasyon.
- Kendine veya başkalarına (özellikle yeni doğan bebeklerine) zarar verme düşünceleri.
Her bin vakadan birinde görülen doğum sonrası psikoz son derece nadir görülen bir durumdur. Gerçeklikten kopma, intihar düşünceleri veya eylemleri, bebeğe zarar verme arzusu, kafa karışıklığı, halüsinasyonlar, düzensiz ruh hali değişimleri, saldırgan davranışlar, yemek yemeyi veya uyumayı reddetmenin yanı sıra iştah kaybı ve uyku sorunları ile karakterizedir. Şiddeti nedeniyle doğum sonrası psikoz hem annenin hem de bebeğin güvenliğinin sağlanması için hastaneye yatırılmayı gerektiren psikiyatrik acil bir durum olarak kabul edilir.
Doğum sonrası psikoz çoğu durumda kadının işlevselliğini büyük ölçüde engeller. Hasta hem kendisine hem de bebeğe tehdit oluşturabilir. Bebeğin öldüğüne veya bir tür sakatlığa sahip olduğuna dair yanlış inançlar olabilir. Ayrıca kişi, annenin bebeğe zarar vermesini veya şiddet uygulamasını söyleyen işitsel halüsinasyonlar da yaşayabilir.
Doğum sonrası psikozun bebek için tehlikeleri oldukça fazladır. Psikozun ağır seyretmesi durumlarında kendi bebeklerinin canına kıyan anneler mevcuttur. Ancak bu dereceye gelmemiş doğum sonrası psikoz yaşayan annelerin tavırlarındaki değişiklikler de bebeği etkiler. Annenin genel olumsuz ruh hali, bebeğe yansır. Öncelikle annenin vücudunda olumsuz duygular yüzünden salgılanan hormonlar, süt aracılığıyla bebeğe geçebilir. Dolayısıyla bebeğin genel ruh halinde huysuzluk, huzursuzluk ve ağlama görülebilir. Bunun yanında annenin tahammülsüzlük gibi davranışları bebeğin güvende hissetmemesine yol açabilir.
Doğum sonrası bebeğin dünya ile bağlantısı anne aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu bağlantının zayıf olması bebeğin psikolojik olarak olumsuz etkilenmesine sebep olur.
Uyku sorunları, halsizlik, ağlama nöbetleri, üzgün hissetme, konsantrasyon güçlüğü, kafa karışıklığı, iştah kaybı ve baş ağrıları gibi belirtilerin yer aldığı bu durum genellikle 1-2 hafta içinde kendiliğinden düzelir. Ailenin ve eşin bu geçiş döneminde anneye durumun farkında olarak destek vermesi önemlidir çünkü bu durum annenin bu durumu daha kolay atlatmasına yardımcı olabilir. Bazı durumlarda annelerin %10-15'inde bu melankolik durum iki haftadan fazla sürebilir, bazı durumlarda 6 haftaya kadar uzayabilir.
Doğum sonrası melankolik durum depresif bir duyguduruma doğru ilerleyerek zevk kaybı, değersizlik duygusu, umutsuzluk, çaresizlik, ölüm ya da intihar düşüncesi gibi belirtilerin eşlik etmesi durumunda annenin bir profesyonelden yardım alması önerilir.
Doğum sonrası psikoz tedavi edilebilir ve birkaç farklı yaklaşım işe yarayabilir. Ne yazık ki, bu durumun nadir görülmesi, nasıl tedavi edileceğine dair mevcut araştırmaların sınırlı olduğu anlamına gelmektedir. Bazı yöntemler yaygın olarak kullanılmaktadır, ancak uzmanların bu durumun en iyi nasıl tedavi edileceğini anlamaları için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Doğum sonrası psikoz bir ruh sağlığı acil durumu olduğundan, bu rahatsızlığı olan kişilerin yatılı ruh sağlığı hizmetine ihtiyacı olabilir. Bu tür bir bakım, eğitimli tıp uzmanlarının, güvende ve mümkün olduğunca rahat olduklarından emin olmak için her zaman yanlarında olduğu anlamına gelir.
Hastaneye yatış, doğum sonrası psikoz tedavisinde süreci en sağlıklı şekilde atlatmayı sağlayabilir. Doğum sonrası psikoz kişinin gerçeklik algısını bozduğundan, bu hastalığa sahip olan birçok kişi bir ruh sağlığı veya tıbbi sorunu olduğunun tamamen farkında değildir. Bu durumu daha da karmaşık hale getiren şey, sanrıların ve halüsinasyonların aslında yardım istemekten korkmalarına neden olabileceği gerçeğidir. Bu nedenlerden dolayı, doğum sonrası psikoz için yatılı akıl sağlığı hizmeti neredeyse her zaman istemsizdir. Bu, doğum sonrası psikozlu kişinin nadiren bakım almayı seçen kişi olduğu anlamına gelir. Bunun yerine, aile üyeleri, arkadaşlar veya diğer sevilen kişiler sevdikleri kişinin hastaneye yatırılmasına karar vermelidir. Bu, yalnızca kişinin kendisi veya başkaları için tehlike oluşturabileceğine inanmak için bir neden olduğunda düşünülmesi gereken bir seçenektir.
Diğer olası tedavi yöntemleri şunları içerir: İlaçlar ve elektrokonvülsif terapi (EKT).
Birçok farklı ilaç türü doğum sonrası psikozun tedavisinde kullanılmaktadır. Bunların bazıları, antipsikotik ilaçlar, duygudurum dengeleyiciler, antiseizür ilaçlar, lityum.
Elektrokonvülsif terapi (EKT), psikoz içeren durumların tedavisinde güvenli ve oldukça etkili bir yöntemdir. Bu tedavide hafif bir nöbet oluşturmak için beyinden geçirilen hafif bir elektrik akımı kullanılır. Bu nöbetin etkileri beyin aktivitesinde doğum sonrası psikozunn etkilerini azaltan veya çözen değişikliklere neden olur.
Elektrokonvülsif terapi, kitaplardaki, TV şovlarındaki ve filmlerdeki korkutucu tasvirler nedeniyle genellikle olumsuz bir üne sahiptir. Ancak EKT genel anestezi altında yapılır, bu nedenle kişi uykudadır ve işlem sırasında herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissetmez.
Kişi uyuduktan sonra, sağlık hizmeti sağlayıcıları kişinin başına elektrotlar yerleştirecek, kafa derisinden ve kafatasından beyninin belirli bir bölümüne elektrik akımı geçirecektir. Bu nöbetler genellikle iki dakikadan kısa sürer ve bir sağlık görevlisi daha uzun bir nöbeti durdurmak için enjekte edilebilir bir ilaç kullanabilir. Çoğu kişi elektrokonvülsif terapi işleminden sonra 15 dakika içinde uyanır ve yarım saat sonra ayağa kalkıp dolaşmaya başlayabilir.
Doğum sonrası psikoz tedavilerinde olası yan etkiler özellikle alınan tedaviler ve sahip olunan semptomlar olmak üzere birçok faktöre bağlıdır. Bu nedenle, gözlemlenmesi mümkün olan riskleri, komplikasyonları veya yan etkileri söyleyecek en iyi kişi sağlık uzmanınızdır. Tüm tedavi süreci boyunca sağlık uzmanınızla işbirliği halinde olmanız, yan etkileri tanımlama ve önleme noktasında hayati önem taşır.
Doğum sonrası psikozdan kurtulduğunuzda çeşitli duygular yaşayabilirsiniz. Bu duygular utanç, öfke, yorgunluk, suçluluk, kaygı ağırlıklıdır.
Tanı konulduktan ve tedaviye başlandıktan sonraki ilk günlerde bebeğin doğumu ve psikoza ilişkin kafa karışıklığı yaşamak mümkündür. Birçok kadın, hastalığın başlangıcı ile tıbbi yardım araması arasındaki zamanı tam olarak hatırlamakta zorlanabilir.
Hastaneye başvurma ve tedavi başlangıcı aşamaları konusunda hayal kırıklığı ortaya çıkabilir. Başlangıçta doğum sonrası psikoz hakkında daha fazla bilgi edinmek istense bile anne bu bilgilere hazır olmayabilir. Olaylar ve tedavinin gidişatı hakkında ruh sağlığı uzmanlarına danışmak ve yakın çevreden destek almak önerilir.
Kendi hikayenizi yazmak için bir günlük tutmak ve anılarınızı ölümsüzleştirmek için fotoğraflardan oluşan bir zaman çizelgesi oluşturmak faydalı olabilir. İlk beklentilerinizle örtüşmese de bu, bebeğinizin ilk günlerini değerlendirmenize yardımcı olacaktır. Ek olarak, diğer kadınların hikayelerini okumak ve doğum sonrası psikozla ilgili internet sitelerini keşfetmek faydalı olabilir. Ancak bazı internet sitelerinin sağlayabileceği potansiyel olarak bunaltıcı ayrıntılara hazır olup olmadığınızı değerlendirmek gerekmektedir.
Doğum sonrası psikoz, ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Psikozla baş etmek için atılabilecek en önemli adım, uzmanlar eşliğinde bir tedavi programına başlamaktır. Gerekli görüldüğü durumlarda yatılı servislerde tedavi görmek faydalı olabilir. Böyle bir tedavinin uygun olacağı zamanlarda, bunun anne ve bebek sağlığı için önemli olduğunu unutmamak gerekir. Tedaviden kaçmak durumu ciddileştirebilir.
Bazı durumlarda ilaç tedavisi tercih edilebilir. İlaç tedavisinin gerekli olduğu durumlarda emzirmek mümkün olmayabilir. Bu sebeple uzmanlarla açık bir iletişim halinde olmak çok önemlidir.
Psikoz sürecinde uyku ve dinlenme, tedavinin en önemli parçalarındandır. Annenin fiziksel ve ruhsal sağlığını dengede tutabilmek için dinlenebileceği zamanların iyi düzenlenmesi gerekir. Uyku düzeni ve kalitesi sağlandığında tedavi süreci kolaylaşacaktır.
Dengeli ve düzenli beslenmenin yanında anneyi zorlamayacak fiziksel aktivitelerde bulunmak faydalıdır. Düzenli hareket ve sağlıklı beslenme vücudun hormon dengesini düzenlemeye yardımcı olarak tedavi sürecini destekler.
Ruhsal hastalıkların hepsinde olduğu gibi, aile ve arkadaşlar gibi sevilen insanlarla vakit geçirmek anneyi rahatlatır. Aynı zamanda bu insanların desteği bebeğin bakımı açısından da faydalı olabilir. Bu sayede anne sosyalleşerek rahatlayacak, bebek sevgi dolu ortamda büyüyecektir.
Postpartum psikoz doğum sonrası 2-3 hafta içinde başlar ve 2-3 ay sürmesi beklenir.
Lohusalık psikozunun yaygın belirtileri arasında sanrılar ve halüsinasyonlar bulunmaktadır.
Doğum sonu dönemde annelerde nadir de olsa depresyon ve psikoz hastalıklarıyla karşılaşılabilir. Hüzün ve kaygı hali oldukça doğaldır.
Doğum sonrası psikoz psikoloji alanında uzman doktorlara başvurarak tedavi edilebilir. Yaklaşık 2-3 ay sürmesi beklenen bir süreçtir. Ancak bu süre kişiden kişiye değişebilir.