Vücudun işleyişinde hormonların önemi oldukça büyüktür ve her hormonun bir başka işlevi bulunur. Herhangi bir hormonun normal değerin altında ya da üzerinde olması vücudun fonksiyonlarını etkiler. “Kadınlık hormonu” adıyla da bilinen progesteron da vücudumuzda bulunan yaklaşık 50 hormondan biridir. Kadınlarda daha yüksek oranda bulunmasına rağmen erkeklerde de bulunan progesteron hormonu özellikle riskli gebeliklerde hayati önem taşır. Bu hormonu içeren ve çeşitli formlarda bulunabilen sentetik hormon takviyelerine ise “progestan” adı verilir. Progestan takviyelerinin oldukça geniş bir kullanım alanı bulunur. Peki, progestanların kullanım işlevi nedir ve progestan yan etkileri nelerdir? Progestan takviyeleri hakkında ihtiyaç duyabileceğiniz tüm bilgileri yazımızın devamında bulabilirsiniz!
Progesteron hormonu yumurtalıklarda, merkezi sinir sisteminde ve böbrek üstü bezlerinde salgılanan bir hormondur. Sinir hücrelerinin korunması, beyin hücrelerinin yeni bağlantılar oluşturması gibi oldukça önemli fonksiyonları olan progesteron hormonu aynı zamanda kişilerin ruh hali üzerinde de oldukça etkilidir. Progesteron hormonunun en temel işlevi ise kadınlarda sağlıklı adet döngüsü ve gebelik ile ilişkilendirilir.
Adet döngüsünde yumurtlama döneminde gerçekleştirilen progesteron salgısı, yumurtanın döllenmemesi durumunda durdurulur ve bu sayede yumurta çatlayarak adet kanamasına sebep olur. Progesteronun buradaki temel işlevi yumurtanın döllenmesi durumunda oluşacak olan embriyonun tutunabilmesi için rahim duvarını kalınlaştırmaktır.
Üreme çağında olan sağlıklı tüm kadınlarda progesteronun ideal bir seviyede olması gerekir. Adet döngüsünün başlangıcında 1 ng/mL, adet döngüsünün ortasında 5-20 ng/mL, hamileliğin ilk üç ayında 11.2-90 ng/mL, hamileliğin ikinci üç ayında 25.6-89.4 ng/mL ve hamileliğin son üç ayında 48.4-42.5 ng/mL ideal değerler olarak bilinir. Bununla birlikte menopoz sonrasında da progesteron değerinin 1 ng/mL olması beklenir.
Progesteron değerinin ideal değerlerin altında olması progesteron düşüklüğü olarak adlandırılır. Progesteron düşüklüğü rahim duvarının kalınlaşamamasına ve dolayısıyla sağlıklı bir hamilelik için ideal rahim ortamının sağlanamamasına sebep olur. Bu durumda düşük riski ortaya çıkar ya da hamilelik süresince kanamalar yaşanabilir. Hamile olmayan kadınlarda progesteron düşüklüğüne dair belirtiler adet döngüsünde düzensizlik, adet kanamalarının normalden az ya da normalden fazla görülmesi, sürekli veya şiddetli baş ağrıları, migren atakları, anksiyete ve depresyon gibi durumlarla ortaya çıkabilen belirgin ruh hali dalgalanmaları şeklinde sıralanabilir.
Hamileliğin ilk 3 ayında gözlemlenen progesteron yüksekliği doğal bir durumdur ancak bu süreçte vücutta yaşanan değişimler endişe uyandırabilir. Hamilelik dışı progesteron yüksekliği ise bazı hormon salgı bezlerinde yaşanan bozukluklar, vücuttaki östrojen seviyesinde dramatik azalma, progesteron takviyelerinin aşırı kullanımı gibi durumlarda gözlemlenebilir. Progesteron yüksekliğine dair belirtiler halsizlik ve uyuşukluk, göğüslerde hassasiyet ve bacaklarda ağrı, vücutta ödem ve şişkinlik ya da kilo alımında dengesizlik, kaygılı ya da gergin ruh hali ve hafif depresyon semptomları şeklinde sıralanabilir.
Vücutta önemli işlevleri bulunan progesteron hormonunun ideal değerlerin altında olması durumunda yapay progesteron hormonu içeren “progestan” adlı takviyelerin kullanımı önerilir. Progestanların reçete edilmesi ve kullanılması bazı durumlarda gereklidir. Progesteron hormonundaki düşüklük sebebiyle hamile kalamayan kişiler ya da kısırlık tedavisi gören kişiler progestan kullanabilir. Adet göremeyen ya da adet düzensizliği yaşayan kişiler, adet öncesi sendromu olarak da bilinen PMS sebebiyle rahatsızlık duyanlar, polikistik over sendromu olarak da bilinen PCOS tedavisi görenler progestan takviyesiyle tedavi edilebilir. Yardımcı üreme tekniklerini kullanarak hamile kalmaya çalışan kişiler ile daha önce düşükle sonuçlanmış gebelikler yaşayıp yeniden hamile kalmaya çalışan kişiler de progestan ile desteklenebilir. Bununla birlikte düşük riski taşıyan ya da gebeliği sırasında hormonal dengesizliklerden kaynaklanan kanamalar yaşayan kişiler de progestan takviyesi alabilir. Progestan yalnızca üreme döneminde olan kadınlar tarafından kullanılmaz, aynı zamanda menopoz öncesinde ve menopoz döneminde yaşanabilecek yan etkilerin azaltılmasında da progestan takviyeleri oldukça önemlidir.
Progesteron hormonunun düzenlenmesi vücudun sağlıklı şekilde işlev gösterebilmesi için önemli olsa dahi bazı grupların progestan takviyelerini kullanmaması gerekir. Progesteron hormonuna ya da takviyelerde yer alan etken maddelere karşı alerjisi olan kişilerin de progestan kullanmaması gerekir. Beyin kanaması geçirmiş olan ya da daha önce damar içinde pıhtı geçmişi bulunan kişilerin progestan kullanmaması önerilir. Karaciğer ve böbrek yetmezliği durumlarında progestan kullanımı riskli değerlendirilir. Nedeni bilinmeyen vajinal kanamalar yaşayan kişilerde de gerekli tüm tetkikler yapılmadıkça progestan kullanımı riskli değerlendirilir. Meme ya da genital organ tümörüne sahip olan kişilerde progestan kullanımına sıcak bakılmaz. Ektopik gebelik yaşamış olan, ölü doğum yapmış olan ya da düşük sonrası rahim içinde doku kalmış olduğuna dair şüpheleri olan kişiler de, progestan takviyesi almaması gereken gruplardandır.
Diyabet hastaları, yüksek tansiyon hastaları, böbrek hastaları; astım, migren, epilepsi hastaları; depresyon geçmişine sahip olan kişiler ve emziren kişiler ise progrestan takviyelerini sürekli doktor kontrolünde kullanması gereken gruplar olarak değerlendirilir.
Progestan ilaç etkileşimleri de takviye alımına başlamadan önce göz önünde bulundurulması gereken noktalar arasında yer alır. Diyabet ilaçları, “St. John’s Wort” adıyla da bilinen sarı kantaron otu içeren ürünler, romatizmal hastalıkların tedavisinde ve organ nakli sonrasında kullanılan Siklosporin, bir antibiyotik türü olan Rifampisin, Ketokonazol ve Griseofulvin adlı mantar ilaçlar ile Karbamazepin, Fenitoin ve Fenobarbital gibi epilepsi ilaçları; progestan takviyesiyle birlikte kullanımdan kaçınılması gereken ilaçlar ve içeriklerdir.
Progestan takviyeleri farklı şekillerde kullanılabilen birçok forma sahiptir. En sık kullanılan progestan tipi yumuşak kapsüllerdir. Yumuşak kapsül formundaki progestan takviyeleri ağızdan alınabileceği gibi vajinal yoldan da alınabilir. Bununla birlikte doğrudan vajinal kanaldan alınan progestan fitilleri ve progestan jelleri de mevcuttur. Kullanım kolaylığı sebebiyle progestan hapları da sıkça tercih edilir. Kas içine enjeksiyon yöntemiyle kullanılan progestan ampülleri ile yine enjeksiyon yoluyla kullanılan progestan çözeltileri de tercih edilebilir.
Hangi progestan formunu kullanacağınız doktorunuz tarafından belirlenir. Progestan formlarının dozajları ve etki hızları birbirinden farklıdır. Doktora danışma sebebiniz ve progestan seviyeniz göz önünde bulundurularak en uygun progestan formu reçete edilir.
Bununla birlikte progestan etken maddesi içeren Progynex, Prolutex, Promester, Crinone, Cyclogest, Fergipro ve Lutinis gibi çeşitli takviyeler de piyasada yer alır ve çeşitli durumlarda doktor tarafından reçete edilebilir.
Progesteron hormonu yan etkileri hafif yan etkiler ve ağır yan etkiler olarak sınıflandırılabilir. Bu yan etkilerin ortaya çıkış şekli ve düzeyi kişinin progesteron seviyesine, progestan takviyesi kullanma sebebine, progestan takviyesinin dozuna ve formuna göre değişiklik gösterebilir.
Progestan ilacının yan etkileri genellikle hafif etkiler olarak değerlendirilen durumlarla sınırlıdır. Yorgunluk ve baş ağrısı gibi yan etkilerin yanı sıra mide ağrısı, kusma, ishal ve kabızlık da yaşanabilir. Progestan kullanımıyla uykusuzluk, halsizlik, sinirlilik, burun akıntısı ve öksürük, kulak ağrısı, sinüzit ve faranjit gibi yan etkiler gözlemlenebilir. Adet söktürücü ilaç progestan yan etkileri arasında vajinal akıntı ve idrar yapmada zorlanma gibi durumlar da görülebilir. Gebelikte progestan yan etkileri ruh halinde dalgalanma şeklinde görülebilir. Bununla birlikte hamilelikte progestan yan etkileri arasında göğüslerde hassasiyet; kas, eklem ve kemiklerde ağrı şeklinde sıralanabilir.
Progestan takviyelerinin kullanım şekli, yan etkiler üzerinde doğrudan bir etkiye sahip değildir. Sık gözlenen progestan tablet yan etkileri ve progestan kapsül yan etkileri ağız kuruluğu, ses kısıklığı, hazımsızlık hissi şeklinde sıralanabilir. Progestan fitil yan etkileri vajinal kuruluk, vajinal akıntı ve mantar olarak belirtilebilir. Progestan iğne yan etkileri ve progestan ampul yan etkileri ise kas ağrıları ve ateş olarak örneklenebilir.
Progestan yan etkileri nelerdir sorusunun cevabını merak edenlerin daha nadir şekilde deneyimlenen ağır yan etkileri de tanıması önemlidir. Çok nadir rastlansa da progestan kullanımı memede yumru oluşumuna, deri döküntüsüne, koordinasyon eksikliğine, şiddetli migren ve vertigo ataklarına, kollarda ve bacaklarda zayıflık ve uyuşma hissiyatına yol açabilir. Bu durumların yaşanması halinde doktorunuza bilgi vermeniz önemlidir. Nefes darlığı, keskin göğüs ağrısı, görme bozuklukları gibi durumlarda ise derhal en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir.
Merak edilen konulardan biri de gebelikte kullanım durumunda progestan bebeğe yan etkileridir. Yapılan araştırmalara göre hamilelik sırasında progesteron takviyesi kullanımının bebeklerin sağlığı ve gelişimi üzerinde herhangi bir etkisi bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte gerekli bulunması durumunda progestan takviyesinin kullanımı bebeğin rahme tutunmasını kolaylaştırır, bebeğin büyüyüp gelişmesi için gerekli ortamı hazırlar, rahim kasılmalarını engelleyerek düşük riskini azaltır ve erken doğum riskini azaltmaya yardımcı olur.
Progestan yan etkilerini yaşayanlar bu yan etkilerin ne zaman sonlanacağını ya da etkileri azaltmanın mümkün olup olmadığını merak eder. Progestan yan etkilerini azaltmak mümkündür. Progestan kullanımıyla karşılaştığınız yan etkileri bol sıvı tüketimi, gün içinde sık sık dinlenme ve soğuk kompres gibi yöntemlerle azaltabilirsiniz.
Yapılan araştırmalara göre progestan vajinal kullanımı yan etkileri diğer yöntemlere kıyasla daha nadir ve hafif görülebilmektedir. Bunun sebebi vajinal kullanım durumunda progestanın karaciğerlerde yarattığı etkinin daha az olmasıdır. Bu noktada doktor tavsiyesinin ve kişinin sağlık durumunun da önemli etkenler olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Progestan yan etkileri çözümlenemiyorsa ve kişinin günlük hayatı üzerinde olumsuz etkiler oluşturuyorsa kullanılan progestan takviyesi tipi ya da dozu değiştirilebilir. Bununla birlikte muadil ilaçların kullanılması da bir diğer çözüm yöntemidir.
Progestan yan etkileri ne zaman geçer sorusu da sık merak edilen noktalar arasında yer alır. Takviye kullanımı sonucu gerçekleşen yan etkiler, kullanım sona erdikten sonra birkaç ay içinde azalarak tamamen ortadan kalkabilir. Bu süreçte düzenli doktor takibi oldukça önemlidir.
Progestan, progesteron hormonu içeren takviyelere verilen isimdir. Progestan kullanımının bazı yan etkiler bulunabilir. Yorgunluk, uykusuzluk, baş ağrısı, burun akıntısı, öksürük, sinüzit, faranjit, kabızlık, ishal, kusma, göğüs hassasiyeti, idrara çıkarken zorlanma, vajinal akıntı ve mantar, ruh halinde değişiklikler, ateş, kas ve eklem ağrıları gibi yan etkiler yaygın görülen hafif yan etkiler olarak sıralanabilir. Nefes darlığı, çarpıntı, yüksek tansiyon, şiddetli migren ve vertigo atakları, görme problemleri, kol ve bacaklarda uyuşukluk ve hissizlik, ellerde kontrol edilemeyen titreme, ciltte döküntü, denge kaybı, şiddetli göğüs ağrısı, yüzde ve gözlerde şişme gibi yan etkiler ise nadiren görülen ağır yan etkilerdir. Ağır yan etkilerin görülmesi durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir.
Gebelikte progestan kullanımı gebelik sırasında yaşanan kanamaları engellemede, düşük riskini azaltmada ve erken doğumu engellemede oldukça etkilidir. Genellikle gebeliğin ilk üç ayında progestan kullanımı önerilir.
Daha önce beyin kanaması geçirmiş olan ya da damar içi pıhtı geçmişi bulunan kişiler, karaciğer ve böbrek yetmezliği yaşayanlar, meme ya da genital organ tümörü taşıyanlar ve nedeni bilinmeyen vajinal kanama yaşayanlar, ektopik gebelik geçirmiş kişiler, ölü düşük yapan ya da düşük sonrası rahimde parça kaldığına dair şüpheye sahip olanlar, diyabet ve yüksek tansiyon hastaları, astım hastaları, migren ve epilepsi hastaları, emziren kişiler ve depresyon geçmişi olanlar progestan kullanması önerilmeyen gruplar arasında yer alır.
Döllenen yumurtanın rahim duvarına tutunamaması, düşüğün temel sebebi olarak nitelenebilir. Rahim duvarının kalınlaşması ve embriyo gelişimi için uygun ortamın oluşması için progesteron hormonu oldukça önemlidir. Progesteron hormonunun yeteri kadar salgılanmaması durumunda gebeliği kolaylaştırmak ve düşüğü önlemek için progesteron hormonu içeren “progestan” adlı takviyelerin kullanılması gerekir.