Erken çocukluk dönemi, birçok alanda gelişimin sağlandığı kritik bir evredir. Çocukların bu dönemde gelişimsel açıdan farklı yönlerde sorunlar yaşaması mümkündür. Özellikle dil gelişiminin belirli yaş evrelerinde beklenen düzeyinde kazanılamaması endişe verici olabilir. Otizmli çocuklarda bu sorun daha da belirgin olabilir.
Okul öncesi dönemde otizmli çocukların çoğunda dil ile ilgili zorluklar gözlemlenir. Bu zorluklar arasında sınırlı ifade yeteneği veya anlama güçlükleri ile sık karşılaşılır. Otizmli çocukların hemen hemen hepsinde dilin anlaşılması ve kullanılmasına yönelik sorunlar gözlenir. Kimi çocuklar geç konuşmaya başlarken kimisi de akıcı fakat anlamsız ifadeler kullanarak iletişim kurmaya çalışır. Bu gruptaki çocuklarda konuşma akıcı olsa da derin anlam içeren cümleler görülmez. Bazıları ise erken yaşta konuşmaya başlamasına rağmen iletişim kurdukları kişinin söylediklerine dikkat etmeden kendi ilgi alanlarına yönelik konuşabilir.
Bu dil sorunları, otizm tanısı almış 4-5 yaş çocukların aileleri tarafından sıkça dile getirilen zorluklardandır. Bu sorunların başında ekolali (tekrarlayıcı konuşma), kısa ve anlamsız cümleler kurma, zamirleri karıştırma, konuyla ilgisiz konuşma, uygun olmayan cümle yapıları gelir. Bu yazımızda; otizmli çocukların davranışlarını ve otizm belirtilerini inceleyeceğiz.
Otizm, nörolojik kökenli ve gelişimi etkileyen bir bozukluktur. Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) adıyla da bilinen bu bozukluk, genellikle erken çocukluk döneminde ortaya çıkar. Sosyal etkileşim, iletişim ve davranış kalıplarında belirgin farklılıklar yaşanmasına neden olur. Otizme sahip olan kişilerin beyni, sosyal etkileşim, dil ve iletişim gibi alanlarda tipik gelişim göstermez.
Otizmin neden ortaya çıktığı tam olarak anlaşılamamış olsa da genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Genetik yatkınlık, otizmin gelişiminde en önemli faktördür. Ailesinde otizm geçmişi bulunan kişilerde otizm görülme ihtimali daha yüksektir. Ayrıca, belirli bazı genler bu durumun gelişiminde rol oynar.
Çevresel faktörler de otizmin ortaya çıkmasında etkilidir. Gebelik sırasında annenin geçirdiği enfeksiyonlar, beslenme biçimi ve ilaç kullanımı gibi faktörler; otizmin riskini artırır.
Beyindeki yapısal ve işlevsel farklılıklar da otizme neden olur. Otizmli bireylerin beyin taramaları, normal gelişim gösteren beyin yapılarından farklı gelişim gösterdiklerini ortaya koymuştur. Özellikle beyindeki sinir hücresi bağlantılarında, iletişim bölgelerinde ve duygusal işlemeyle ilgili bölgelerde farklılıklar bulunur.
3 yaş civarında başlayan ve çocuğun sosyal etkileşim, iletişim becerileri ve davranışlarında belirgin farklılıklar göstermesine sebep olan otizm, genetik yatkınlık ile çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkar
3 yaş otizmi; genellikle çocuğun dil gelişimi, sosyal etkileşimi ve davranışlarında yaşıtlarına göre farklılık göstermesi ile anlaşılır. Bazı çocuklar dil gelişiminde gerilik yaşar, bazıları belirli ilgi alanlarına yoğunlaşarak sınırlı sosyal etkileşim sergiler.
3 yaş otizmi tanısında çocuğun sosyal etkileşim yetenekleri, iletişim becerileri ve davranışları dikkate alınır. Tanı süreci genellikle multidisipliner bir yaklaşımı içerir. Psikologlar, dil terapistleri, ergoterapistler gibi uzmanlar işbirliği yaparak çocuğun davranışlarını detaylı bir şekilde değerlendirir.
3 yaş otizmi tanısı konmuş çocuklarda erken müdahale büyük önem taşır. Bu dönemde çocuğun gelişimini istenilen düzeye çıkarmaya yönelik terapiler ile iletişim, sosyal etkileşim ve davranışsal becerilere odaklanılır. Ayrıca, ailelerin eğitimi ve desteği bu süreçte kritik bir rol oynar.
Otizm spektrum bozukluğu (OSB), oldukça geniş bir alana etki ettiğinden otizmin şiddeti ve belirtileri önemli ölçüde farklılık gösterir. Bundan dolayı, otizm spektrumunda farklı şiddet düzeylerini ifade etmek için üç temel tip sıkça kullanılır. Bu üç tip hafif düzey otizm, orta düzey otizm ve ağır otizmdir.
Hafif düzeyde görülen otizm, otizm spektrumunun daha hafif belirtilerine sahip olan kişiler için kullanılır. Bu tip otizmde, genellikle dil becerilerinde belirgin bir gerilik yaşanmaz ve iletişim kurma yetenekleri diğer tiplere göre daha gelişmiş olur. Sosyal etkileşimde ve ilişki kurmada bazı güçlükler yaşansa da genellikle göz teması ve duygusal ifadeleri anlama konusunda daha yetenekli olunur. Tekrarlayıcı davranışlar ve dar ilgi alanlarına sahip olma gibi belirtiler bu tipte de görülür.
Orta düzey otizm; sosyal etkileşim, iletişim ve davranış kalıplarında hafif düzeye göre daha belirgin farklılıklar yaşayan bireyleri tanımlamak için kullanılır. Dil becerilerinde gecikmeler görülür ve iletişim kurma, göz teması kurma gibi alanlarda yaşanan zorluklar daha belirgin olur. Tekrarlayan davranışlar ve ilgi alanlarının darlığı hafif düzey otizme göre daha fark edilir olur. Bu kişiler, dil terapisi ve özel eğitim ile iletişim becerilerini geliştirebilirler.
Ağır düzeyde görülen otizm, otizmin en belirgin ve yoğun belirtilerini içeren tipidir. Dil gelişimi ciddi şekilde etkilenir ve iletişim kurmada büyük zorluklar yaşanır. Otizmleri ağır düzeyde seyreden kişiler sosyal etkileşimde bulunmaktan kaçınırlar ve herhangi bir ilişki kurmaya yanaşmazlar. Bu kişilerin davranışları sürekli olarak tekrarlar, ilgi alanları kısıtlıdır. Düzenli ve küçük çaplı rutinleri olur, bu rutinin dışına çıkmaları beklendiğinde sert tepkiler verirler. Bu düzeydeki otizme sahip bireyler genellikle yoğun özel eğitim, terapi ve desteğe ihtiyaç duyarlar.
3 yaş otizminde büyük bir çeşitlilik bulunur. Bu yaştaki kimi otistik çocuklar özel sınıflara veya kaynaştırmaya ihtiyaç duyarken bazıları normal sınıflarda özel eğitime ihtiyaç duymadan ilerleyebilir. Bazıları sadece konuşma terapisi alırken bazıları ek olarak özel eğitim desteği isteyebilir. Ancak bu çocuklar, ezberleme yoluyla öğrenmekte zorluk çekerler. 3 yaş otistik çocuklar arasında farklılıklar ileriki yaşlara göre daha sık gözlenir. Bazıları üstün matematik veya okuma yeteneklerine sahip dahi olabilir.
Bu yaştaki otistik çocukların yaşıtlarından farklı davranışlar sergilediği sık görülür. Değişikliğe karşı direnç gösterir ve akademik zorluklar çekerler.
Farklılıkların görüldüğü bir diğer alan iletişim becerileridir. İçe kapanık olabilir, tonlama ve vurgu konusunda yanlışlar yapabilirler. Tekrarlayıcı şekilde konuşurlar, zamirleri karıştırırlar. Ayrıca, iletişim kurarken sadece ilgi duydukları konularda konuşup başka konular açıldığında susarlar. Dil gelişimini 5 yaş öncesinde büyük çoğunlukta tamamlayan çocuklar, otizmle başa çıkma konusunda daha iyi iş çıkarırlar.
Kuralları anlama ve uygulama konusunda güçlük çekerler. Yetişkinlerle ilişki kurmada zorluklar yaşanabilir. Ayrıca, sosyal etkileşimlerden çabuk sıkılabilir ve kişisel sınırlarına müdahale edildiğinde aşırı tepki verebilirler.
Bu yaş döneminde otistik çocuklar arasında korku ve kaygı duyguları, rutinlerin değişmesine aşırı tepki gösterme, uyku bozuklukları gibi durumlar sık görülür. Aynı zamanda dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, duygudurum ve davranış bozuklukları gibi durumlara yatkınlık gösterdikleri için semptomların gözlenmesi yararlı olacaktır.
Ayrıca, bu yaş döneminde aileler tarafından fark edilen diğer belirtiler arasında yabancılarla yürümek isteme, kişilerin özel alanlarına müdahale etme, fiziksel teması tercih etmeme, yalnız kalmayı tercih etme, dönen nesnelere aşırı ilgi gösterme ve el çırpma gibi stereotipik davranışlar yer alır. Bu dönemde aynılık takıntısı da sıklıkla görülür.
Otistik kız çocuklarının genel ilgi alanları hayvanlar, müzik, sanat ve edebiyat gibi belirli konularda özelleşmiştir. Bu alanlara yaşıtları olan kız çocuklarına göre daha yoğun ilgi duyarlar ve bu alanların konusu açıldığında aşırı tepki gösterirler. Otizmi deneyimleyen kız çocukları genellikle güçlü bir hayal gücüne sahiplerdir.. Çevrelerindeki zorluklardan kaçmak için doğa veya kurgusal dünyalara dalarlar.
Eşyaları belli şekillerde düzenlemeyi ve organize etmeyi isterler. Otistik kızlar, kız arkadaşlarıyla iletişim kurmaktan çekinirler. Oyun oynarken kuralları belirleyerek konfor alanında kalmak isterler. Genelde tek başlarına oynamayı tercih ederler.
Sosyal ilişkilerinde otistik kızlar, iletişim kurmada daha başarılı olabilmek ve daha rahat hissetmek için diğerlerinin davranışlarını taklit edebilirler. Birçok otistik kız çocuğu, okuldayken duygularını kontrol altına almayı başarabilse de evde daha güvende hissettiği için gün içerisinde yaşadıkları olayların yansıması olarak sıradan olayların sonucunda dahi öfke patlamaları yaşar. Otistik kız çocuklarının duyusal hassasiyetleri yüksektir. Kıyafetlerde bulunan etiketler, çoraplar gibi basit eşyaların dokuları onları oldukça rahatsız eder.
Otizm belirtileri genel anlamda cinsiyete bağlı olarak değişiklik göstermez. Bununla birlikte, otizmin genellikle erkek çocuklarında kız çocuklarına göre daha sık teşhisi konulur.
Otizmli erkek çocukları; trenlere, kamyon tekerleklerine veya hayvanlara sıklıkla aşırı ilgi gösterirler. Trenlerle, kamyonlarla veya dinozorlarla oynamaktan zevk alırlar.
Sosyal becerilerde eksiklik, kız çocuklarının taklit etme becerileri genelde daha gelişmiş olduğu için erkeklerde daha rahat fark edilir. Otistik kız çocukları, iletişim becerileri güçlü olmasa dahi çevrelerindeki insanları taklit ederek bu eksikliği kapatabilse de erkek çocukları bu konuda o kadar başarılı olamaz. Bundan dolayı, erkek çocuklarında otizm daha kolay fark edilir.
Erken otizm teşhisi, çocuğun zorluk yaşadığı alanları belirlemek ve erkenden bu alanlarda gelişimini sağlamak için oldukça avantajlıdır. Erken müdahale sayesinde çocuğun potansiyelini daha iyi kullanması ve yaşam kalitesini artması sağlanabilir.
Erken otizm teşhisi için, çocuğun belirli yaş dönemlerindeki gelişimlerinin kontrol edilmesi ve gözlenmesi gereklidir. Otizmin belirtileri arasında göz teması kurmama, sosyal etkileşimde zorluk çekme, dil gelişiminde gerilik gösterme yer alır. Çocuğun davranışlarındaki bu belirtileri ailelerin gözlemleyip incelemesi erken teşhis için önemlidir.
Erken otizm teşhisi için farklı değerlendirme araçları kullanılır. Bu araçlar, çocuğun gelişimini ve davranışlarını değerlendirmeyi hedefler.
Erken otizm teşhisi multidisipliner bir yaklaşımla gerçekleştirilir. Pediatristler, psikologlar, konuşma terapistleri, çocuk doktorları; çocuğun genel gelişimini değerlendirir ve tedaviyi belirler.
Erken otizm teşhisi konmuşsa, aileye çocuklarına nasıl yardımcı olabilecekleri ve nerelerden destek alabilecekleri konusunda eğitim verilir.
Otizmde erken müdahale, çocuğun yaşıyla ihtiyaçlarına göre özelleştirilen programlar ve terapilerden oluşur. İşte otizmin erken yaşta tedavisi hakkında daha fazla bilgi:
Erken yaşta otizm tedavisinde, özel eğitim programları kritik bir rol oynar. Bu programlar, çocuğun bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimini desteklemek için ona özel olarak tasarlanmış eğitimlerdir.
Otizmin erken yaşta tedavisinde, davranışsal terapilere ve iletişim terapilerine sıklıkla başvurulur. Uygulamalı davranış analizi terapisi; olumlu davranışları teşvik etmeyi ve olumsuz davranışları azaltmayı hedefler. Konuşma terapileri ise dil gelişimini desteklemeye ve iletişim becerilerini geliştirmeye çalışır.
Oyun tabanlı terapiler; çocuğun etkileşim becerilerini geliştirmek, duygularını keşfetmesini sağlamak ve sosyal bağlantılarını geliştirmesini sağlamak için kullanılır. Oyun tabanlı olması, çocuğun öğrenmesini eğlenceli ve etkili bir şekilde sağlamaya yardımcı olur.
Bazı çocuklar için semptomları rahatlatmaya yönelik ilaç tedavisi, uyku düzenlemesi veya beslenme düzenlemesi gibi tedaviler de gerekebilir.
Otizm başlangıcı çocuğun sosyal etkileşimlerden kaçınması, sınırlı ilgi alanlarına sahip olması ve aşırı tepkiler göstermesi ile anlaşılabilir.
Otizm genellikle ilk 2-3 yaş arasında belirgin hale gelmeye başlar.
2 yaşındaki bir çocuğun otizmli olup olmadığı; geç konuşmaya başlaması, arkadaş edinmekten kaçınması, sürekli tek başına kalmak istemesi gibi belirtilerle anlaşılabilir.
3 yaşındaki bir çocuğun otizmli olup olmadığı; sosyal etkileşimde çektiği zorluklar ve belirgin davranışları sürekli tekrar etmesiyle fark edilebilir.